Yazı bitirdik derken Eylül'ün ilk haftası en sevdiklerimle hızlandırılmış bir haftasonu tatili yaptık 4 gün.. o kadar şahaneydiki herşey aklım oralarda kaldı ruhum buralardan daraldı...Aymiş kuzusu ile zorlanır mıyım acaba diyordum ama şüküler olsun ki çok rahat bir o kadarda eğlenceli bir tatil yaptık..hem Sinem'in de yakışıklı oğluşu da vardı.. belki daha küçük olduklarından biraz rahattı seneye bu zamanlar bu kadar rahat tatil yapabilir miyiz bilmem..İlk istikametimiz Küçükkuyu'ydu..nasıl güzel bi yerdir öyle..Heryere gayet yakın sakin bir o kadar sahane bir sahil kasabası..tüm yıl orda yaşayabilirim...İstanbul'un bu boğuculuğundan bunalanlara güzel bir seçim olabilir..ertesi gün Assos'a gittik harika denizine aşık oldum...Saolsun canım arkadaşımız Nezih ve tatlış babası baktı da bolbol yüzdüm..şuan anlatırken bile gidip dalmak ve saatlerce sudan çıkadan yüzesim var...
Çok şanslıydık ki Bozcaada da bağbozumu zamanına denk gelmiştik....Bir tur ayarlayıp gittik..tabi ki harikaydı..Bozcaada bırakıp dönülmeyecek kadar güzel yaşlanılacak kadar huzurlu bir ruha sahip...
en son rahmetli babacığımla gezmiştik Bozaada'yı ve Altınoluk'u ve Çanakkale'nin tüm ilçe ve köylerini....Anılarla dolu ruhum çok buruktu..allahtan Aymiş canım kocam ve arkadaşlarım vardı yanımda...Herneyse güzel gezimize geri dönelim..
Yeşilyurt köyüne bayıldım anlatılan hikayelerine özellikle karadut suyuna aşık oldum desem..
hatta doğa kendi lekesini temizleyebilen tek bitkiymiş karadut ağacı..ben onların yalancısıyım valla..
yeşilyurt köyünde mimari ayrı bir güzel..... kapılar herşeyi anlatmıyor mu sizce de...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder